Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

biz her cumartesi ölüyoruz makina

  kuruyan çamaşır kadar anlamıyorlar rüzgârı  kanunların, düzenlemelerin arasında boğuluyorlar oysa adlarını kuruyan bir kumaştaki su gibi  dünyadan geri istediler  aldılar gizlediler tekrar tekrar unutmak zorunda kaldılar tuttular birer sigara daha yaktılar tuttular birilerini daha öldürmeye karar verdiler kanunlarını kimsenin bilmediği odalarda hiçlikten para çekmeye çalışıyorlar ben daha sana kendimi anlatamadım makina çanlar çalmaya başladı kimin için şeytan taşladılar kimin için cumartesi kelle kesmediler saygılarından allahlarına meydanda toplananlar var hâlâ onların gömlekleri anlıyor rüzgârı gözlerinde edilmiş ahlar alınmış yeminler ağızlarında verilmiş sözleri onlardan başkası tutmuyor bir tek onlar hatırlıyor dünyayla aralarındaki antlaşmayı hiçlikten bir şey yaratmaya çalışıyorlar bir canavar belki bir çamur ben daha kendimi anlayamadım makina onlar orada gece yarısını beklediler bizler de burada bekledik sonra onlar bir duvar ördüler nasıl olduysa biz kaldık altında biz her

Bir Şey Denmiyor

Sana uzun zamandır Tevrat okumadım Sanki bir orman hiç devrilmiyormuş gibi Tanrı kılıcını kuşanmamış gibi Kendimi savaş olmadığına inandırdım Baltamı bileyliyordu biri Sanki kimse ölmüyordu dünyanın bir yerinde Dünya kanamıyordu Kendimi dünyaya inandırdım Sonra sular bozuldu neden sonra Balığın öldüğüne yordular Kulağımızda bir deniz minaresi Kanın akışını dinliyorduk Geceydi Sahile dalgalar vuruyordu Sarhoştuk ve unuttuk adımızı unutmayı Güneşe kadar güldük bu yüzden Sizin oralarda ne dendiğini bilmiyorum Bizim buralarda bir şey denmiyor