Öncelikle, hiçbirimiz Gürpınar hazretlerini sevmek zorunda değiliz. Ama etrafında yaşayan insanlara ve son zamanlarda da birkaç mizah dizisinde kullanılmaya başlanmış, belli başlı temel insani özelliklere sahip, gerçekçi karakterlere biraz dikkatle bakan bir kişi, yüz yıl önce gerçek hayatın içinden alınıp kurgulanmış roman kişilerinin, çağdaşımız kişilerle nasıl bir örnek oturduğunu fark edebilir. Ama kolektif bir sevgi hadisesine girişmeden önce, Gürpınar’la olan kişisel ilişkime değinsem daha iyi olacak: O zamanlar ben henüz on yaşlarında bir çocuğum. Her normal çocuk gibi benim de Gürpınar’la çok düzeyli ilişkim, evdeki çocuk kitaplarından başımı kaldırıp babamın kitaplarına ilk baktığım zaman, Atlas Kitabevi’nin kahverengi ciltli kitaplarına rast geldiğimde başladı: Halide Edip Adıvar’la Hüseyin Rahmi’nin tüm kitapları seti. İç kapaklar bir çocuğun dikkatini çekecek kadar güzeldi. Ama Halide Edip bir çocuğun dikkatini çekecek kadar eğlenceli bir yazar değildi. Sanırım ha
inanç avadit