Sana büyük hikâyeler anlatmak isterdim,
yani sanırım bir zamanlar bunu gerçekten istedim,
yanyana oturup bunları hiç konuşmadığımız bir akşam,
elimden gelmedi, neyin neden böyle olduğunu
açıklamaya çalışan teoriler kurmak,
-matematikle tarih arasındaki bağıntıyı kuramamak,
sayılardan harflere geçilen derslerde a'ya gereken değeri
bir türlü verememek, geometri dersinde pencerenin
pervazla yaptığı açıdan dünyayı seyretmek,
dalgalarda ve yapraklarda
sıkıntılar ve örüntüler aramak,-
olabilir, yani kısacık süren bir akşam anlarsın
bazan bazı anların hiç de şiir olmadığını,
- Jean Rimbaud, insana dair karanlık gerçekliği erken yaşta anladı.
Çok erken yaşta anladı. Şiiri bıraktı, köle ve silah ticaretine başladı.
Dünyada bu tavırla yürümeye karar verdi. Yürümek, diyorum da,
bir süre sonra onu da yapamadı. Belki de şiir tarafından cezalandırıldı ya da kutsandı.
Belki de bütün bunlar hiçbir zaman olmadı. Belki ömrünün sonuna doğru, o bile
buna yakın düşüncelere inanma eğilimi gösterdi. Kim bilir?
Siz yine de en iyisi, sol ayağınızı da, en az sağ ayağınız kadar
sevin.
Yorumlar