Babam 60 yaşında. Antalya’da yaşıyor. Emekli. Paraya ihtiyacı yok. Olsa ben veririm. Ama ihtiyacı yok. Olmadığı halde amelelik yapıyor arada. Ben yapmam mesela. Malak gibi yatarım. O yapıyor. Akşam arıyor beni sonra. Bugün 900 tane tuğla dizdim, çok yoruldum ama bitirdim diye. Dizme diyorum. İyi geliyor diyor.
Yaşım 33. Midemde ülser var. Troid bezlerim yavaş çalışıyor. Ömür boyu hap kullanacağım. 10 dakikadan fazla yürüyünce belim agrıyor. Kafam doğuştan güzel. Babam 60 yasında. Geçen checkup a girdi, herşeyi saat gibi. Maşallah dedim. Çalışmak her derde deva sanırım. Ben anlamadım henüz. Günde üç öğün çalışmaya lanet ediyorum.
Şunu diyeceğim; Bazı insanlar bazı şeylere çok yanlış yerden bakıyor. Amelelik gibi mesela.
Kürt olmak gibi mesela.
Bugün 5000 kişi bir olup birleşmek için sahip oldukları tek ortak paydayı kendilerine kalkan ederek ve azı dişlerini de yanlarına alarak bi yerde ve hatta dün benzer başka bi yerde, ondan önceki birçok gün ve hatta onlarca senedir ülkenin heryerinde, yine bir partiye saldırdılar. Durup dururken. Allah’ın adıyla birleşip. Taşlı. Sopalı. Palalı. Beyaz bereli. Tanıyoruz onları. Ülke gözümüzün önünde elden giderken, hatta ülke birilerinin cebine sığmaz taşarken, evlerine götürecekleri ekmeği ve dahi parasını hala ve hiç çekinmeden talancılarının cebine koymaya çalışan kör gözlü halkımızın tek derdi, aklı, fikri; parti binası taşlamak, seçim bürosu talan etmek, yanındaki bakkalın, üst katındaki komşusunun, portakal aldığı manavının seçtiği vekillere küfretmekte takılıp kalmış.
Bu ülkede yaşamak, bu ülkede bu halkla beraber yaşamak, bu ülkede bu halkla güzel günler yaşayacağımızı hayal etmek, aynı haberleri izlemek, aynı sesleri duymak, hepimizi farkında olmadan yavaş yavaş delirtiyor. Giderek daha mutsuz, biraz daha fazla tedirgin, acaba yarın nasıl bir pisliğe uyanacağız merakıyla. Sonra yine aynı sesler, aynı taşlar, aynı şiddet, aynı kafa. Bir adım ilerisini göremeyeceğimiz günleri sayıyoruz. Oturduğumuz yerde. Aynı sinirle, aynı hiddetle, aynı düğümle.
Arkadaşlar. Sadece faşizmin ne olduğunu birilerine anlatabilelim istiyorum. Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan. Çünkü faşizm her an burnumuzun dibinde. 5000 kişiyle. Elinde palasıyla kafamıza vurmaya hazır bekliyor. Nefes aldığımız her saniye.
Sadece bir an ve bir kere ve bu sefer, izlediklerinize kanmayın, doğru yoldan şaşmayın istiyorum.
O kadar.
Özden Alp
Yaşım 33. Midemde ülser var. Troid bezlerim yavaş çalışıyor. Ömür boyu hap kullanacağım. 10 dakikadan fazla yürüyünce belim agrıyor. Kafam doğuştan güzel. Babam 60 yasında. Geçen checkup a girdi, herşeyi saat gibi. Maşallah dedim. Çalışmak her derde deva sanırım. Ben anlamadım henüz. Günde üç öğün çalışmaya lanet ediyorum.
Şunu diyeceğim; Bazı insanlar bazı şeylere çok yanlış yerden bakıyor. Amelelik gibi mesela.
Kürt olmak gibi mesela.
Bugün 5000 kişi bir olup birleşmek için sahip oldukları tek ortak paydayı kendilerine kalkan ederek ve azı dişlerini de yanlarına alarak bi yerde ve hatta dün benzer başka bi yerde, ondan önceki birçok gün ve hatta onlarca senedir ülkenin heryerinde, yine bir partiye saldırdılar. Durup dururken. Allah’ın adıyla birleşip. Taşlı. Sopalı. Palalı. Beyaz bereli. Tanıyoruz onları. Ülke gözümüzün önünde elden giderken, hatta ülke birilerinin cebine sığmaz taşarken, evlerine götürecekleri ekmeği ve dahi parasını hala ve hiç çekinmeden talancılarının cebine koymaya çalışan kör gözlü halkımızın tek derdi, aklı, fikri; parti binası taşlamak, seçim bürosu talan etmek, yanındaki bakkalın, üst katındaki komşusunun, portakal aldığı manavının seçtiği vekillere küfretmekte takılıp kalmış.
Bu ülkede yaşamak, bu ülkede bu halkla beraber yaşamak, bu ülkede bu halkla güzel günler yaşayacağımızı hayal etmek, aynı haberleri izlemek, aynı sesleri duymak, hepimizi farkında olmadan yavaş yavaş delirtiyor. Giderek daha mutsuz, biraz daha fazla tedirgin, acaba yarın nasıl bir pisliğe uyanacağız merakıyla. Sonra yine aynı sesler, aynı taşlar, aynı şiddet, aynı kafa. Bir adım ilerisini göremeyeceğimiz günleri sayıyoruz. Oturduğumuz yerde. Aynı sinirle, aynı hiddetle, aynı düğümle.
Arkadaşlar. Sadece faşizmin ne olduğunu birilerine anlatabilelim istiyorum. Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan. Çünkü faşizm her an burnumuzun dibinde. 5000 kişiyle. Elinde palasıyla kafamıza vurmaya hazır bekliyor. Nefes aldığımız her saniye.
Sadece bir an ve bir kere ve bu sefer, izlediklerinize kanmayın, doğru yoldan şaşmayın istiyorum.
O kadar.
Özden Alp
Yorumlar