Ana içeriğe atla

maltepe mezarlığı

koro

bu selvileri siz mi diktiniz beyler bu selvileri bu mezar yerlerine
bu mezarlar hep böyle özene bezene
bu taşları beyler iyi giyimli beyler bu duvarları bu yüksek yüksek duvarları ölüleri insanlardan korumak için mi

hikaye

bak şimdi,
benim de kirli bir akvaryumum var
öldürdüm sonrası balıkları
ölmeden önce hatırlanmayacağım bir unutulma istiyorum
bu benim en doğal hakkım

hatırlanmamak iyidir çünkü biliyorum
özet geçiyorum bak çok şanlı tarihini:
çünkü dünyada çok kötü şeyler oluyor
çünkü dünyada çok kötü şeyler oldu:
birtakım iyi giyimli kötü adamlar tarafından
-geceleri yalnız kaldıklarında ne yapıyorlar
beyaz bir yastığa başlarını koyuyorlar-
planlar yapıldı, hiçlik artırıldı, erkekler önce
kadın ve çocuklar sonraya bırakıldı.
dünyada çok kötü şeyler olacak.

1.

insan hakları evrensel bildirnamesinin 14'üncü maddesine göre her birey istediğini unutabilme ve istediği zaman yine unutabilme hürriyetine ve her halk unutarak kendi kendini yok etme iradesine sahiptir

2.

bir çocuğun ölmesi dünyanın en kötü şeyi ama bir yetişkininki değilmiş gibi

3.

insan korku filmlerini neden sever çünkü hayatta kalır sonunda ve kalkıp su içer ve sevinir son anda o kadının da o adamın da hayatta kaldığına

4.

yediğimiz onca eti diyorum
sulu ve güzel bir pirzola ve onun anıları geçiyor boğazlarımdan durmadan
en azından lezzetli yemeklerden utanmalı insan

5.

geride kalan toplu mezar yerlerinde ören yerlerinde savaş meydanlarında ve katliam yapılıp da üzerlerine bir güzel bahçe dikilmiş bütün o yerlerinde dünyanın
sessizlik var şimdi ve birkaç turist
kanlar temizlenmiştir, kemikler tasnif edilmiştir, müzeler serin ve sessizdir, giriş 20 lira ücrete tabidir

6.

kimse duymuyor
kimse duymuyor fosfordan başka
tüm sıfatlarını kusan sessizlik
kirli mezarımda tarih öncesi kemikler parlıyor
bak,
benim de bir geçmişim var şimdi, onca sararmış çalının arasında

koro

bu selvileri siz mi diktiniz beyler bu selvileri bu mezar yerlerine
bu mezarlar hep böyle özene bezene
bu taşları beyler iyi giyimli beyler bu duvarları bu yüksek yüksek duvarları ölüleri insanlardan korumak için mi

insan ne çok utanıyor ne çok hatırlıyor ne çok umursamıyor en sonunda hiçbirini, hayatta kalıyor


natama8

PoP

kalp krizi belirtileri ve kısa açıklamaları

toz ve kilittaşlar arasında, ormana uzak ışıklar altında otobanlarda hayvan leşleri, devlet dairelerinde çürümüşlük ve uyuşma salyangozları rengarenk boyadım, artık hepimiz daha da perişanız. "kalp krizinin neden olduğu göğüs ağrısı bıçak gibi giren bir ağrıya benzetilebilir. sanki göğsün ortası sıkılıyor ya da üzerine baskı uygulanıyor gibi hissedebilirsiniz. bu ağrı 3-4 dakika sürebilir, ara ara geçip tekrar geri gelebilir. göğsünüze bir gece yaşlı bir öküz oturabilir." sabahları yılgınlık belirliyor ve otobüslere tutunmuş milyonlarca el arasında tırnaklarından fışkırıyor ne iş yapmadığın bu da birleştiremiyor bizi gözünde çapaklarla uyanıp evden fırladığın bir sabah yaklaşmakta olduğun mesai oyalarken günlerini adımlarınla katıldığın medeniyetler tarihi kaldırımlarda açtığın belli belirsiz çiçek yüzünün gezegende açtığı uykulu yara kendin için hiç düşünmediğin şeyler gelip duruyor kapına atak, kaygı, bir miktar bulanma kira, aidat, sgk ke

dua

-epidermisten evrene yayılan küçük deri parçalarını düşün gövdenden parçalanıp ufalanarak dünyaya karışan tozdur o yıldız tozu, insan tozu, canlı ve ölü toz hiçbir fark yok aralarında yeterince temele indiğinde her şey cansızdır- her hafta en baştan tekrarlanan bir pazartesi olarak yeryüzüne neredeyse dik bir açıyla halısahalardan, ıstakalardan, erkek kokulu oyun salonlarından uzakta yaşamış bir hayvan olarak hayaller, olmayacak projeler ve her daim kolpa bir doğaya yerleşme düşüncesiyle bazan sokaklara, kaldırımlara, taşıtlara ve bankalara düşman bir tavırla bazan bir markayı ayaklarıma denerken bazan yüzündeki ıslak maskeyi ve gözyaşarmış gözlerini daha çok severek, -dua eder gibi, çok kullanılmış dudaklarımı küfredip ışık hızının bir oyunu yüzünden bir saniyenin birkaç milyonda biri boyunca gözlerinin geçmişinden öpüyorum- rutubet ve kömür kokulu gecekondularda cigara kovalamayı özleyerek uzun süredir görüşmediğim bir dostun içimde bıraktığı tedirginlik ama özle

Dış Güçler: Bir Pazar Akşamı Rastladım Size

Dünyanın bütün pazarları birbirine benziyor. Tanrı haftanın günlerini yaratırken tek bir pazar yaratmış ve onu bir kere kopyalayıp sonsuz kere yapıştırmış gibi. Ama o pazar hayatımda yaşadığım tek ve bu yüzden en farklı pazardı. O Ses'i izliyordum, Özden banyoda saçlarını kurutuyordu. Sehpadaki şarap kadehine uzanırken bir anda onları orada gördüm. Her sağlıklı insan gibi yerimden sıçrayıp çığlık attım. Çığlığım bittiğinde fön makinesinin sustuğunu fark ettim, Özden salon kapısında elinde fön makinesi ile dikiliyordu. Ağzı şaşkınlıktan yarım açık kalmıştı. Gözlerini odadaki iki kişiden ayıramıyordu. “Siz, siz…” diye kekeledim ve sustum. “Siz” dedim tekrardan gücümü toplamaya çalışarak, “ne, ne… ne zaman girdiniz içeriye?” “Halı için geldik” dedi kadın, adamla birlikte gülümsediler ve devam etti, “şaka, biz hep buradaydık.” Sesinde belli belirsiz bir aksan var gibiydi. Özden elinde fön makinesi, arkasında fön makinesinin kablosunu sürükleyerek yanıma geldi. Odadaki insa