Ey bir olmamaktan bir yokluğa doğru giden yolculuğum
Tersi olsa ne fark ederdi karanlığım
Çıbanlar yüklendiğim, çiçek bozukları kustuğum yüzüm
Yaşlanmış tanrılar, kırılmış sunaklar, harab olmuş mabetler
Çare olmadı ellerimin çatlaklarına
Bir dava buldum unuttum
Bir sığır güttüm öldürdüm
Bir yağmur buldum kirlettim
Şimdi dünyadan yok olsun doğduğum gün
Takvim yaprakları, doğum belgeleri,
Senetler, akitler, buğday taneleri
Eşyalarda bıraktığım parmak, çamurlarda bıraktığım adım
İzimin üzerinde parlayan ışığı yok et
Varlığımın aynasını kır
Aksimin sedasını boğ
Bir ölüm borçlusun bana
Bir yokluk şarkısı
Bin lanetli türkü tutturdum
Bin camlı kuleden düştüm
Ölmedim
Ölmedim
Yitir beni yaşanmış olan her an için
Cüzzamlara yedir etimi
Kirpiklerimde bin bıçak
Göz kapaklarımda bin jilet
Yolumda bin canavar
Her gözün gördüğü bin kâbus
Her gözün gördüğü bin kâbus
Bin lanetli suret
Harabe rahmin karanlığına göm
Mezarsız ölülerle yürüt
Varlığımın tüm kapılarını kapat da yüzüme
Çıkar tekrar bin umutsuz yola
Yine de sana değil
Yaşama inanmazsam
Ölümsüzlükle sına beni
Bitmeyen cezayla
Bir ömrün sonsuzluğunu anlamazsam
Kına beni umutsuz çocuklarla
Onlara da öğret bin lanetli türküyü
Dudaklarına vurduğun mührü kalbimde erit
Yine de sana değil
Yaşama inanmazsam
Ölümsüzlükle sına beni
Bitmeyen cezayla
Ey bir olmamaktan bir yokluğa doğru giden yolculuğum
Tersi olsa ne fark ederdi karanlığım
Yorumlar