Ana içeriğe atla

Küresel Tarih İçinde Amerika


Kıta olarak her iki Amerika’ya da Amerika derken duymam gereken bir suçluluk duygusu olduğuna inanıyorum: Amerika, Amerika olmadan önce kıta yerlileri ona hangi adı vermişlerdi?* Bu soru kıtanın keşfi sorununu da içinde barındıyor. Kolomb bir kaşifse, karaya indiğinde orada gördüğü insanlar kimlerdi? Çoğaltılabilecek bütün bu soruların bağlamı bize tek bir şeyi veriyor: Batılı Tarihyazımı.


Batılı tarihyazımı üzerinde düşünüldüğünde Amerika tarihteki yerini bir yokluk olarak alıyor. İlk keşfedilişinden 15 bin sene sonra tekrar keşfedilen kıtanın bütün tarihimizi kökünden değiştirdiği bir gerçek. Avrupa’nın tüm mirasını; kültür, mimari, yönetim gibi tüm birikimini alıp Yeni Dünya’ya götürmesi ve orada, uçsuz bucaksız topraklarda yeni bir dünya kurması günümüzden bakıldığında, şehir simülasyon oyunlarında açılan yeni haritalara benzetilebilir. Orayı Amerika yapan şey Eski Dünya’nın tecrübesidir.


Bu noktada yazının asıl konusunu oluşturan soru netlik kazanabilir. Batı tarafından keşfedilene kadar Dünya Tarihi’nin içinde olmayan Amerika, bu olmama durumu ile tarihi nasıl etkilemiştir? Bugün küresel bir tarih anlatısına başladığımızda, bu gereğinden fazla iddialı projeye Yeni Dünya’yı tam olarak ne zaman dahil edeceğiz? Orta ve Uzak Doğu’da medeniyetin nüveleri sakin bir kararlılıkla yükselirken, 15 bin yıl önce Bering Geçidi’ni geçtikleri varsayılan o insanları hikayeye nasıl dahil edeceğiz:


Levant’ta** günümüzden 15 bin yıl önce ilk yerleşik kültürün adımları atılırken, Bering Geçidi’nden Kuzey Amerika’ya geçen uzak akrabalarımız, ulaştıkları bu topraklarda kendine has bir medeniyet kurmaya başlayacaklardı fakat bir daha onlardan haber alamayacaktık… ta ki 15. yüzyılın İspanyol gemileri Yeni Dünya’nın kıyılarına demir atana dek.

Bu karşılaşma biz Eski Dünyalılar için elbette kazançlı olacaktı. Çağlar boyunca kazılıp işlenen altın, Eski Dünyalıları zengin etmek ve yeni bir çağı başlatmak için mi biriktirilmişti?


İşte batılı tarihyazımına dahil edilmeniz için ödemeniz gereken küçük bir bedel.



* Kaplumbağa Adası: https://en.wikipedia.org/wiki/Turtle_Island_(Native_American_folklore)

** https://tr.wikipedia.org/wiki/Levant

Yorumlar

PoP

kalp krizi belirtileri ve kısa açıklamaları

toz ve kilittaşlar arasında, ormana uzak ışıklar altında otobanlarda hayvan leşleri, devlet dairelerinde çürümüşlük ve uyuşma salyangozları rengarenk boyadım, artık hepimiz daha da perişanız. "kalp krizinin neden olduğu göğüs ağrısı bıçak gibi giren bir ağrıya benzetilebilir. sanki göğsün ortası sıkılıyor ya da üzerine baskı uygulanıyor gibi hissedebilirsiniz. bu ağrı 3-4 dakika sürebilir, ara ara geçip tekrar geri gelebilir. göğsünüze bir gece yaşlı bir öküz oturabilir." sabahları yılgınlık belirliyor ve otobüslere tutunmuş milyonlarca el arasında tırnaklarından fışkırıyor ne iş yapmadığın bu da birleştiremiyor bizi gözünde çapaklarla uyanıp evden fırladığın bir sabah yaklaşmakta olduğun mesai oyalarken günlerini adımlarınla katıldığın medeniyetler tarihi kaldırımlarda açtığın belli belirsiz çiçek yüzünün gezegende açtığı uykulu yara kendin için hiç düşünmediğin şeyler gelip duruyor kapına atak, kaygı, bir miktar bulanma kira, aidat, sgk ke

dua

-epidermisten evrene yayılan küçük deri parçalarını düşün gövdenden parçalanıp ufalanarak dünyaya karışan tozdur o yıldız tozu, insan tozu, canlı ve ölü toz hiçbir fark yok aralarında yeterince temele indiğinde her şey cansızdır- her hafta en baştan tekrarlanan bir pazartesi olarak yeryüzüne neredeyse dik bir açıyla halısahalardan, ıstakalardan, erkek kokulu oyun salonlarından uzakta yaşamış bir hayvan olarak hayaller, olmayacak projeler ve her daim kolpa bir doğaya yerleşme düşüncesiyle bazan sokaklara, kaldırımlara, taşıtlara ve bankalara düşman bir tavırla bazan bir markayı ayaklarıma denerken bazan yüzündeki ıslak maskeyi ve gözyaşarmış gözlerini daha çok severek, -dua eder gibi, çok kullanılmış dudaklarımı küfredip ışık hızının bir oyunu yüzünden bir saniyenin birkaç milyonda biri boyunca gözlerinin geçmişinden öpüyorum- rutubet ve kömür kokulu gecekondularda cigara kovalamayı özleyerek uzun süredir görüşmediğim bir dostun içimde bıraktığı tedirginlik ama özle

Dış Güçler: Bir Pazar Akşamı Rastladım Size

Dünyanın bütün pazarları birbirine benziyor. Tanrı haftanın günlerini yaratırken tek bir pazar yaratmış ve onu bir kere kopyalayıp sonsuz kere yapıştırmış gibi. Ama o pazar hayatımda yaşadığım tek ve bu yüzden en farklı pazardı. O Ses'i izliyordum, Özden banyoda saçlarını kurutuyordu. Sehpadaki şarap kadehine uzanırken bir anda onları orada gördüm. Her sağlıklı insan gibi yerimden sıçrayıp çığlık attım. Çığlığım bittiğinde fön makinesinin sustuğunu fark ettim, Özden salon kapısında elinde fön makinesi ile dikiliyordu. Ağzı şaşkınlıktan yarım açık kalmıştı. Gözlerini odadaki iki kişiden ayıramıyordu. “Siz, siz…” diye kekeledim ve sustum. “Siz” dedim tekrardan gücümü toplamaya çalışarak, “ne, ne… ne zaman girdiniz içeriye?” “Halı için geldik” dedi kadın, adamla birlikte gülümsediler ve devam etti, “şaka, biz hep buradaydık.” Sesinde belli belirsiz bir aksan var gibiydi. Özden elinde fön makinesi, arkasında fön makinesinin kablosunu sürükleyerek yanıma geldi. Odadaki insa