yüzlerce umutsuz yüz sabah metrosunda,
parmaktaki poşet izi, bozukluklar, kirli kağıtlar,
hastalık ve ısrar, zulmetmede ve dayanma gücünde,
vicdanı alınmış bir zihinde ve biraz daha dayanma gücünde ısrar,
adaletsiz bir kefaret, güneşsiz, soğuk, insansız kentler,
bir bedel var, kimse bilmiyor,
kimse bilmiyor yaşamıyla ödediği ne?
Melekler ve şeytanlar
Kumbaralar ve imzalar
Sözler ve sevgiler
Susanlar ve susamayanlar
Orman bitince başlayan şeyler
Denizin hemen bitiminde dünya başlıyor:
İlk nefesin korkunç sınırı,
Korkunç sırrı biliyor olduğunu düşünmenin
Onun nesnesi, bunun öznesi
Veriyorlar eline er geç yaşamını
Arada senden çalınanın geri alınamaz
Ödetilemez haksızlığı.
Vicdan değil matematik.
Falçata tutan elin senin; neyi keseceğini seçebilir.
Eğeler tutan ellerin senin; seçebilir aşındıracağı metali, bilekte duran.
Düğümler çözülür;
De ki uğraşarak, de ki İskender gibi,
Makinalar açan parmakların senin,
Hiç basmayabilir sabah sekiz şalterlerine,
Kimin etini yediğini bilmediğin ucuz vardiya yemekleri,
Plastik tepsiler, plastik masalar, plastik sandalyeler;
Yemekhaneyi bir barikata dönüştürmeyi seçebilir.
Sanat değil gerçek.
Soğukta kalan birini neyin ısıttığı çözülmüştür,
Sanat değil.
Ateş ve pamuk.
Kalabalığın yaydığı ısı
Ağızlardan çıkan buharın enerjisi
Birlikte söylenen şarkı, edilen küfür, evet, bir de sıkılan yumruk, kalabalığın büyük kalbi kadar.
Umut değil, inat.
Onlarla aranda yeterli bir boşluk bırak,
İvme kazanabilmek için,
Koşarken düşmanının üzerine.
Hızlandıkça parçalanacak zihnini saran küf, şüphe, tereddüt.
Senin olanı almak için değil,
Kimsenin olanı paylaşmak için,
Ne adalet, ne intikam,
Verebilir senden çalınanı geriye,
O sonsuza dek çalındı senden,
Şimdi, şu anda ya da yarın,
Çalınacaklar karışıp gitmesin diye sonsuzluğun çöplüğüne,
Onlarla aranda yeterli bir boşluk bırak,
İvme kazanabilmek için,
Koşarken düşmanının üzerine.
Yorumlar