bu sokağı son kez geçeceğim düzünden
her adımda unutarak ardımda kalanı
ardımda kalana bir ağıt bile yakmadan
gömmeden onu, onları, o gürültülü kalabalığı
hatıranın boşluğunu kaldırımda bırakacağım
kargalar bir ucundan çekiştirecek etlerini
köpekler diğer ucundan
kopacak
sessizce bir kıyamet gibi et
kimse anlamadan yok olan şeyler gibi
bir şarkı son kez çalacak dünyada
bir daha duyulmayacak sesi.
bu sokağı son kez geçeceğim düzünden
son adımda yok olacak hepsi
son adımda adım da sona erecek
kısa bir yol filmi
başladığı gibi bitecek
bu eski, kırık, yorgun binaların arasından
bir fısıltı gibi
balkonda sigara içen kadının
sıkılmak vermişti ona çok önce son şeklini
odada ağlayan çocuk
kanepede horlayan adam
açık kalmış televizyon
başka bir evde neşe
o da bitecek sarı ışıkların altında
duvarda kalmış bir miktar kahkaha
yağ kokuları, bulaşıklar, meyva kabukları arasında
yarım kalmak boynumuzun borcu
hiç bozmadan bu mutluluk orucunu
son şeklini verecek son adım her şeye
yamru yumru bir çamur
az sonra bir yağmurda akıp gidecek hepsi.
bu sokağı son kez geçeceğim düzünden
yüzünden düşen bin parça bin parçaya daha bölünecek düşerken
balkonda sigara içen kadının son nefesi
sinecek bu hikâyenin pencerelerine
pencereler, sokağın kör gözleri.
anlatacak kimse kalmayınca
huzur bulacak ölülerin hepsi.
Yorumlar