Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

onlar

onlar bir insanı vuruyorlar hiçliğin biraz doğusunda aslında yoklar, merhaba dünyaya hoş geldin şöyle oturmaz mısın olmayan adamlar olmayan adamları öldürüyor şurada az ötede disko topu dönüyor pembe karelerden ışıklar düşüyor kadının omuzlarına omuzuna omuzuna konuşuyor deli diyor, dünya  bir göz kırpmasıdır zamanın aynasında iyimser gününde bak nasıl da vuruyor binlerce ölü bartleby  şehrin kıyılarına gözlerime kapattığın paralar cesedimi çevirdiğin yön artık ne yana baksam ben varım artık sadece çiçek falan at üstüme deniz kabukları rahatladım bile sayılır çok üzülme

Salıncak

Dünsüz krallık. Soysuz anlatı. Tüylerde uzay. Deride taşra. Işığa yanıt vermiyor gözbebekleri. Glaskow Koma Skalası. Kasaba Koma Skalası. Wernicke-Korsakoff Sendromu. Son bir fer için gereken fosil enerji. -Vicdana eklemlenmiş bir sefalet, hayatının bir bölümünde her insan için gerekli- Bir şey başlıyor şimdi orada. Nasıl. Herhangi bir şey diyorum yani. Nasıl. Ortasından mı. Başından mı. Bir şey bitiyor şimdi orada. Nasıl. Şimdinin tüm imkânlarından yararlanarak. Geçmişin de şimdisinden el alarak yani. Olmada ustalaşarak. Ne zaman biter tam olarak şimdi. Bir sonraki şimdi ne zaman başlar. Herhangi bir şeyin şimdisi diyorum. Yani. -Deney No: 0001- Deneyin Yapıldığı Tarih: PZT 14:00, 23 Temmuz Deneyin Kapsamı: Alt-Paleolitik Çağ - Antroposen Çağ Hava Şartları: Güneşli, En yüksek 36° olacak. Bu gece en düşük 23° ile açık. Gün Doğumu 06:06, Gün Batımı 20:29, Yağmur Olasılığı %0, Nem Oranı %29, Rüzgâr KKB 8 KM/saat, Hissedilen 37°, Yağış 0 cm, Basınç 1006 hPa,

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı neden sevmeliyiz?

Öncelikle, hiçbirimiz Gürpınar hazretlerini sevmek zorunda değiliz. Ama etrafında yaşayan insanlara ve son zamanlarda da birkaç mizah dizisinde kullanılmaya başlanmış, belli başlı temel insani özelliklere sahip, gerçekçi karakterlere biraz dikkatle bakan bir kişi, yüz yıl önce gerçek hayatın içinden alınıp kurgulanmış roman kişilerinin, çağdaşımız kişilerle nasıl bir örnek oturduğunu fark edebilir. Ama kolektif bir sevgi hadisesine girişmeden önce, Gürpınar’la olan kişisel ilişkime değinsem daha iyi olacak: O zamanlar ben henüz on yaşlarında bir çocuğum. Her normal çocuk gibi benim de Gürpınar’la çok düzeyli ilişkim, evdeki çocuk kitaplarından başımı kaldırıp babamın kitaplarına ilk baktığım zaman, Atlas Kitabevi’nin kahverengi ciltli kitaplarına rast geldiğimde başladı: Halide Edip Adıvar’la Hüseyin Rahmi’nin tüm kitapları seti. İç kapaklar bir çocuğun dikkatini çekecek kadar güzeldi. Ama Halide Edip bir çocuğun dikkatini çekecek kadar eğlenceli bir yazar değildi. Sanırım ha

"zamanında açık ve ojeli de dolaşmış bir bayan olarak”*

- zamanında dolaşmış, ojeli, açık ve bir bayan olarak insanlar arasında - bir bayan olarak; ojeli ve açık bir açık olarak; ojeli ve bayan bir ojeli olarak; bayan ve açık manyaklar arasında bütün samimiyetimle - zamanında olmalı ojeli ve açık zamanında dolaşmalı ve ojeli olmamalı bir bayan olarak ojeli olmak flormar 352 - zamanlı bir bayan olmak ojelerini çıkarmış ve örtülü dinler tarihinden bir nesne olmak ve giderek kapalı ve olmamak yine de açık olarak bir bayan - ojeli de dolaşmış bir bayan olarak üstelik açık üstelik örtülü üstelik bayan - bayan zamanında ojeli bayan zamanı açık bayan zamanı zamanda dolaşmış bir bayan bayan olarak bayan olmak sürekli bir bayan olmak penissiz ve penisli bir bayan olarak ojeli ve açık ve dolaşmış ve bütün samimiyetimle *https://twitter.com/tuba198025/status/1018811959955853312

Adnan Hoca, Stepford Kadınları ve Kedicikler

Adnan Hoca Fenomeni: Türkiye’de hayatta kalmanın sırları Adnan Oktar’ın ne iş yaptığını hiçbirimiz tam olarak bilmiyoruz. Yaptığı programın reklam gelirleri ile yaşadığını düşünmek en mantıklısı ve en yasalı olabilir. Tabii yazıyı yazan kişi için en güvenlisi de… Adnan Oktar’ın ne iş yaptığını tam olarak anlayamamamız gibi, %99’unun Müslüman olduğu söylenen bir ülkede, yaptığı şeyi nasıl yapabildiği de merak konusu. Öyle ya, seküler ve şortlu kadınların toplu taşıma araçlarında ve tüm kamusal alanlarda, ve son olarak da kendi evinde bile şiddete ya da baskıya maruz kaldığı hepimizin malumu. Peki, Adnan Oktar gibi, adı sanı olan, evrim karşıtlığı konusunda büyük işler başarmış bir İslamcı nasıl oluyor da hem Allah’ın adını ağzına alıp hem de çıplak kadınlarla poz verebiliyor? İşin sırrı bir yandan şort giyip bir yandan da tespih çekmekte mi? Şehirli ve şortlu kadınlar da güvenliklerini Adnan Hoca’nın yöntemleri ile sağlayabilirler mi? Adnan Oktar evrimsel çerçevede İsl

Sartre Tipi Aydın’dan Panda Tipi Aydın’a Murat Belge’nin Yolculuğu

Birkaç gündür Murat Belge’nin Türkiye Şiiri üzerine yaz(ama)dığı bir kitaba karşı yazılan yazıları okuyoruz. Henüz bu yazıların ateşi sönmeden, Belge’nin, Risk Altındaki Akademisyenler başvurusunda bulunduğunu ve kabul edilirse İngiltere’ye göç edeceğini okuduk. Ve doğal olarak hep birlikte güldük, eğlendik, neşelendik. Ama bunların altında artık anlamsızlaşmış olan öfkemiz yatıyor ki bu öfkenin sebebi de Belge’nin nasıl risk altında olabileceği üzerine kafa yormamız. Önce Sartre’ı -Hülya Koçyiğit’in “fazla özgür bir ülke” olarak tanımladığı- Türkiye’de erişime kapalı olan “Özgür Ansiklopedi” sloganlı ve VPN ile ziyaret edebildiğimiz Vikipedi’deki Sartre maddesinin, Sartre ve Aydın Tavrı adlı alt başlığından okuyalım: “Sartre, bir aydın ya da entelektüel olarak her zaman çok özel bir konumda durmuş ve bu aydın konumu üzerinden tartışmalar yürütülmesine vesile olmuştur. … Öyle ki, Sartre, hem tamamen özgürlükçü ve bağımsız bir konumda bulunup hem de sıkı bağlanımları gerektiren

canavarlar

                                                                                                      "dün merdivenlerden çıkarken,                                                                                                          orada olmayan bir adam gördüm.                                                                                                          bugün de orada değildi.                                                                                                          keşke, dedim. keşke gitse..." kıyıya vurmuş bir insan ihtimaliydi hepsi -bir miktar evrensel kaderden, uçuşmalardan, zerrelerin uzun yolculukları sırasında geleceği   hazırlayan çarpışmalardan, bir miktar insan karşılaşması, biraz salgı transferinden ve kan   bağlarının ağzına sıçmasından yapılacak ve mutlu olacaktı-   bir miktar tesadüf ve, ta taaa sonra başka şeylerin yolların işlerin düşüncelerin girmesi oldu araya: yol

metafor cinayetleri

telefonun sesini duyup gözlerimi açtım. uzandım ve kulağıma doğru götürdüğüm aralıkta ekrandaki saat simgesinin altında sıfır üç elli sekiz rakamlarını gördüm. telefonu saat üç elli sekizde sürekli çalan birisi olarak buna şaşırmamıştım. iki elli dörde ya da bir onsekize de şaşırmazdım. bir metaforun ne zaman öleceği ve cesedinin ne zaman bulunacağı hiçbir zaman belli olmuyordu. yıllar içinde belli olduğuna kanaat getirdiğim tek bir şey vardı, o da tüm metaforların gece öldüğüydü. ölmek için gün ışığını doğru bulmuyor gibiydiler. sanırım onlar da herkes gibi güneş belli bir açıdan düşerken ölmek istemiyordu. *** basmane’nin arka sokaklarında, oteller sokağı ile agora arasında bir yerlerde, büyümekle ilgili bir metafor ölü bulunmuştu. 38 yaşındaydı. erkekti. ilk kullanıldığında sene iki bin seksen üçtü. avangard birkaç tipin kullandığı bir şey olarak dolaşıma girdi. onu bir deneyde kullanan bir şair ise istediği sonuca ulaşamamıştı. araştırmaları gerekli yatırımı almadığı için