Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yokluk Duası

There is no Allah, Ve Resulullah, Elbette onun kulu ve elçisidir, Ve en başta yalnızca söz vardır, Hepimize geçmiş olsun, Tanrım, bizi, yalnız, bırak. Amin, ** Sıfırla sonsuz arasında, Bir saklanmadan gelip, bir çekingenliğe doğru giderken, İkisinin arasındaki farkı anlamayanlarla, Beni yalnız bırakın konuştuğunuz odalarda,  beni geçin; Ben kalın bir perdeyi çekip  karartmak istiyorum dünyayı güpegündüzün, Üstelik çok güneşliyken mesela dünya, İki sokak sonsuzluk önümde, İki sokak ötede asla benim olmayacak bir şeyler belki, Bir şeyler… - Ama sizin ağzınızdan neden kan geliyor konuştukça? Kafamın içinde demir korkusuyla yaşayan çocuk, Yeni yumuşak bombalar sipariş ettim Allah’a, Kendimizi koruyabiliriz yani, korkma. Bak gördün işte, Devlet geçiriyor duvarlarım, Başbakan konuşuyor odamda, Damarlarımdaki asil kanla boyadım bütün resmi dairelerin duvarlarını, Yakıştı da doğrusu, Şurada bir çocuk ölüsü, Yakında bir kadın korosu, Ağıtlar ve Atatürk posterleri arasında gürzden yapılma

ah

ah acıyan eller değil çiçekler, ah onlar kanıyor, sanki bu bir kirlenme değil de bir şakaymış gibi ah. yapış yapış gerçekliğinde onun, odaya senin bir doğa olayı olman giriyor ah; baş köşeye oturuyor benim ben oluşum. senin sen oluşun başka bir köşede. kafamı kaldırıp sana doğru bakmaya ah. ne sanıyorsun bunu bilmiyorum, sen o çiçeğin ölümünü tutuyorsun elinde, ben içimdeki dağın bittiğini anlıyorum. birçok atasözleri, birçok teoriler, pratikte karşılığını buluyor bulmuyorum gözlerim yanıyor nezaket bilmeyen aniliğinden o ağır kapıyı bırakışın üzerime ah. içimin ayazında yarım kalmış köpekler, kendimi kurtardım, onlarla birlikte donmuyorum.