Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ormanda

  Geceleri uluyorum Babam köpekti eskiden Mezar kazmak için burnunu kullanırdı Eşsiz bir kemik derdi bana Hiç kuşkusuz Eşsiz bir mezarı hak eder. ** Ateşi kontrol etmeyi bulduğumda İlk önce parmağımı yaktım Böyle anladık etin piştiğini. ** Acı işe yarıyor En çok acı işe yarıyor ormanda Bir tek acı işe yarıyor Modern bir hayvan ya da aptal bir canlı Bir tek acı hatırlatıyor kendini. ** Bu akşamı da atlatabilir miyim bilmiyorum. Ormanda yırtıcılara da yemek bırakmamız gerektiğini. Etimizle öğrendik. İnsan kendini ödemek zorunda kalıyor er geç yaşama. Çürüyüp gitse de dişler arasında. Unutulmuyor hatanın tadı. Mağarada yalnız. Ormanda bir başına. Yıldızlardan uzak. Serin gecede. Mağaranın ağzında. Rüzgar uğulduyor. Yalnız ben duyuyorum. Yalnız ben duyacağım. Akıp giden zamanın uluyan sesini.

Şakacı Şiir

Eski şiir duygular üzerine olmaktan çok dünya ve onun hikayeleri ile ilgiliydi. Günümüz şiirinin ise bir tür bilinçdışı boşalması biçiminde yazıldığını görmek mümkün. Bu bir yandan şairin kamusal alanda bir terapi seansı taklidi yaparken kirli ya da temiz, tüm çamaşırlarını ortaya dökmekten utanmaması ile ilgili olmalı. Öyle ya, durduk yere insanlara neden annebaba sorunlarınızdan bahsedersiniz ki?  Ya da nasıl bahsedebilirsiniz?  Öğle vakti çektiğiniz 31'in kokusu da üzerinizdedir üstelik. Depresyon, battaniye ve koltukla karışmış bu koku bir lanet gibi peşinizdedir.  Bunun bir tür açıklık, açık yüreklilik, cesurca bir tavır olduğunu söylemek mümkün ama bir yandan da birkaç birim utanmazlık barındırmadığını söylemek zor. Şiiri bu anlamda bir bilinçdışı yansıması olarak kabul ettiğimizde günümüz Şakacı Şiir'ini de aynı bağlam dahilinde inceleyebiliriz. Şair neden sürekli şaka yapma ihtiyacı hisseder:?  Çünkü artık tüm çarelerin tükendiği bir yerdedir o. Kendi hiçliği ve dünyanı