Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eyub'un Şarkısı

Ey bir olmamaktan bir yokluğa doğru giden yolculuğum Tersi olsa ne fark ederdi karanlığım Çıbanlar yüklendiğim, çiçek bozukları kustuğum yüzüm Yaşlanmış tanrılar, kırılmış sunaklar, harab olmuş mabetler Çare olmadı ellerimin çatlaklarına Bir dava buldum unuttum Bir sığır güttüm öldürdüm Bir yağmur buldum kirlettim Şimdi dünyadan yok olsun doğduğum gün Takvim yaprakları, doğum belgeleri, Senetler, akitler, buğday taneleri Eşyalarda bıraktığım parmak, çamurlarda bıraktığım adım İzimin üzerinde parlayan ışığı yok et Varlığımın aynasını kır Aksimin sedasını boğ Bir ölüm borçlusun bana Bir yokluk şarkısı Bin lanetli türkü tutturdum Bin camlı kuleden düştüm Ölmedim Yitir beni yaşanmış olan her an için Cüzzamlara yedir etimi Kirpiklerimde bin bıçak Göz kapaklarımda bin jilet Yolumda bin canavar Her gözün gördüğü bin kâbus Bin lanetli suret Harabe rahmin karanlığına göm Mezarsız ölülerle yürüt Varlığımın tüm kapılarını kapat da yü

Bir Nar Patlayacak Yeryüzünde

                Wolfgang Borchert’e sahrada bir şehir, kalsiyum kuleler, kesme taştan nehirler, camdan kucaklar, elektrik pınarları, bin katlı saraylar, ölü sütler, kalbi atan boş kovanlar, kara kumaşla kaplı küpler, kumdan ağızlar, patlayan çiçekler, bir öğleden sonrayı susturan kan sessizliği, elmas kurabiyeler, aydınlık geceler, afyon bulutları, karanlık sabahlar, bir nar patlaması, bir infilak yağmuru ile hepsi gömülecek dipsiz bir çöle. Ah benim güzel kardeşim, Yaz olacak mı yine? Olacak. Bir sarsıntıya yarım ayak kala Bir an olacak Bir nar patlayacak Sonra Kuşlar yiyecek adlarımızı. Kuşların kahvaltısıyla Bir saydamlıktan bir opaklığa geçerken renkler Uykunun büyümesi Ve bir rüya tutanağı gibi başlayan bu korkunç masal Bir korkunç masal gibi sürüp Örtecek üstümüzü. Göz çukurlarımızda çiçekler açsın diye, Kuşlar yiyecek gözlerimizi. Üzerini kimse örtmeyecek ölülerimizin Danteller sararacak, televizyonlar tozlanac

Bildiğimiz Dünyanın Sonu

Sonuç: Her şey olması gerektiği gibi olmuştur. Efendim. Başka türlüsü mümkün değil. Toprağı sür, ağacı buda ve çiçeğe su akşam üstleri. Ahırı temiz tut, hayvanı kolla. Dağı büyüt, geceyi uzat. Bir daha bu mağarada uyuyamazsın. Eskide kaldı bunlar. Eskinin üzerine buraya, Bir karanlık gelecek, Buraya bir şaşılık, Bir dil sürçmesi, -olması gerektiği için, kadar, zaman, ve saire- Bir dil sürçmesi kadar uzun sürecek hayat. Yalnızca o kadar. Bu kısa hayatta, Sana yargılar bildirilecek. Bileklerin istenecek ve çocuklukların, Toplulukların işlediği kara günahın cezası, Bileklerine ve çocukluklarına kesilecek, Körpe bileklerine akşam olurken yedi renkli bir ışık düşecek. Her şey olması gerektiği gibi olacaktır. Efendim. Ben dahil. Ormanlar yanıyor. Buzlar eriyor. Ahırı temizlemeyi unuttum. Hayvanı öldürdüm. Kutup ayılarını, Buzulları, Penguenler dahil, kelebekleri de. Hepsini öldürdüm. Yapayalnız yürüyorum şimd