Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Biz Onunla Çok Eskiden

Biz onunla eski arkadaşız Çok eskiden düşmüş olmamız gereken bu kara kaygan yerde Zaman zaman yamalanmış Yalan malan da olsa. Çok eski arkadaşız O kadar eski ki taşlara kazınmıştı hukukumuz Benim üzerimde yıldızlı gök Onun içinde ahlak yasası Don yok ama götümüzde. Belli ki rastlanılmış çok eskiden Belli ki aşılmış belirli bir süre zaman Yoksa nereden bilecektik çok eski arkadaşız Çok eskiden düştüğümüz bu beyaz boşluğa Karanlık adını takmışız. Önce yan yana oturduk Sonra aramıza bir çukur kazdık Gökyüzünü doldurmak için demişti çukura Bir ayna kırmalıyız şimdi Ve bu aramızda olmalı en büyük sır Gökyüzünü gömdüğümüz o gece Ne benim üstümde yıldızlı gök Ne onun içinde ahlak yasası Ne de don yoktu götümüzde  Yoksulluğun bütün çağlarında ellerimiz hep Ellerimiz çalıştı durdu Ellerimiz karanlıkta Ellerimiz böyle yeşil yeşil Toprakta küf Sütte zehir Kanda yalan vaadettiler Çukura gömdüğümüz gökyüzü Işıl ışıl yanıyor hâlâ.

kuyu meseli

çocuk avurtlarında tırnakçı dikişi, kal-u bela’dan format bir açıyor gözünü duman dumana zırıltıdan yanıyor orman kalemini kişnetiyor haftalık bülten, atlarını besletiyor doru devlet düdük sesleri, kul’am’para yakarışında fazla muhabbette argoyu mesken tutmuş döndürüyor çavuşun ucunda sözlük kayıran bir bulut! diyor, bir uçak, gazoz istiyor hamamcıdan papiklere göz koymuş babasultan: ıh yap diyor, bilinmesin yaşadığımız gelişi kaça, gidişi gafti, donunda sallarlar adamı çocuklara çömeli bahardan paket ettiler gelini gazeteye sarılı emanet sallama sesleri, deriye değen sivri yamuk yapıyor atmık göllerinde köfteden kurumuş malafat ayıkıldığı yerde soğuk yamalı haybecinin olmaz masalı çakmış roju ayakta kalmış ezgin, sırayı çapraz dönmüş kaynar yol yapıyor kendi masalına talebeye çekmiş istasyonda ihtiyar maval okur durur voltada abecinin son numarası bir yazıdaan bir turadan yaşamadan geçmiş masa başına bilbin, elinde kör kalem görgün namefta, namerhum, n