Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

hayatta kalanların numarası ne?

  biz de hayatta kaldık işte soğukta karanlıkta şarkıda beynimizde kendimizden bir tümörle konuşurken olur olmadık yoksullukta direttik kalınlaştı ensemiz damarlarımız bileklerimiz toplandı sinirlerimiz yıprandı öfkeliydik işe gittik üzülmüştük işe gittik sesimiz bir dengeye kavuştu otobüse ağlayarak bindik birbirimizin yanında ağladık ikiçeşmelik yokuşundan inerken öldürmüyorlar da hepimizi hayatta kalanların antlaşması çatallanan yolların tanrıçası saldı köpeklerinin sesini antlaşmayı yırttı sessizliği yırttı buradasınız yazıyor önünde durduğumuz levhada ve başka bir yerde değiliz kaç numaralı otobüse bindiniz? buradasınız yazıyor levhanızda **** "What's the Trick to Surviving?" Yet here we stand, alive and bold In the cold, in the dark, in a song's sway With a tumor of ourselves in our brain's array We persisted through poverty's grip Our necks thickened, veins began to rip Our wrists bound, our nerves frayed We went to work with anger's parade Sadness

ev kadar uzak

  anladım, ev içimde nasıl bir yer orada kimler konuşur yaşlı kurtlar ne der kimin dizleri ağrır kışın kimin gözleri görmek istemez artık dünyanın renklerini yeni bir kelime öğrenmeyi kim istemez kim her gece mezarını kazar gibi açar yatağını insan ölmeden ölebiliyormuş anladım bunu. bir mutfağın sessizliği özlenebilir soğuk bir akşamda üşümek özlenebilir kendini doğradığın bir akşam en çok yaşadığın akşam olabilir ama insan ölmeden de ölebiliyormuş bak yaşıyorum hâlâ. sen kimi gömdün şahsi mezarlığına kimler çürüyor şimdi arka bahçende hangi hayaletler şarkı söylüyor unuttun mu seslerini gözlerini kaçırışlarını onlar senden bir tebessüm beklerken dişlerinden gelen gıcırtı ağrıyan şakakların bitap düşmüş sinirlerinle bak yaşıyorsun hâlâ oysa konuşmuştuk insan ölmeden de ölebilir bak buradasın hâlâ. tırnaklarını geçirdiğin yaşam inatla inatla umursamaz inatla unutkan ama kendini dayatıyor sana bir milyar nöronun birden acıyor ölü hücreler mezarlığı bir kanser bahçesi için arka bahçenden

farelerden sonra dünya

ve sonra yeryüzüne yedi gün boyunca baktı. yedinci günün sonunda onlara dedi ki;   şehrinizin taşaklarını koparacağım öyle çok erkek kesilecek ki kendi kanlarında akmaya başlayacaklar pis sokaklarınıza doğru farelerinizi besleyeceğim iri besili fareler armağan edeceğim size kalbinizden son umut kırıntısını söküp atmak için farelere yedireceğim onu ve siz canlıyken henüz y biçiminde bir kesikle yaşarken başlayacak otopsiniz henüz ölmemişken öldükten sonranızı göreceksiniz şehri taşaklarınız, fareleri kalpleriniz besleyecek.   lağımlarda uyutacağım sizi üzerinizi suyla örteceğim geceleri buz gibi, sülfürlü bir suda uyurken siz gördüğünüz rüyalarla besleyeceğim şehrinizi.   tüm kollarını keseceğim şehrinizin, altıya böleceğim sizi de kestiğim parçalara şarkılar söyleyeceğim her bir parçanıza yeni bir isim takacağım uzuvlarınıza bir isim verip uzun uzun konuşacağım onlarla öldükten sonra da yaşatacağım hatıranızı bir anı ne zaman solar ne zaman çürür etinizle birlikte öğreneceğiz bunu.   d