Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Oteller Sokağı'nın Kısa Tarihi

Sadece krallar mor giyebilir ve taklit edebilir onları renk değiştirebilen tüm hayvanlar: Bir at heykeli yapıp büyük savaşa gidiyorlar Şehrin girişine dikiyorlar kestikleri başları Kenarları işlemeli büyük duvarlar inşa ediyorlar Eski kralların heykelini yapıp bir ata bindiriyolar hiç durmadan duran bir at heykeline tarih diyorlar. Bir bulutun yükü yanlış hesaplanıyor ve heba ediliyor aşk Üç saniye farkla Göklerden gelen ses yanlış bir kayaya çarpıyor, yanlış bir peygamberin kulaklarına Basmane otellerinde fazla sevdadan patlamış bir yatak İkiçeşmelik yokuşlarında sahipsiz bir güneş Yeni bir çağı açacak mı seninle sikişmemiz Bir süre sanabiliriz bunu Yüzlerimizin birbirine söylediği yalanı Ey kralım Bak bu mor kaftan parçası senden koptu Bir et terk eder gibi bedeni Nallarından kurtuldu at Düz ediyor ovayı çırçıplak toynakları Çıt çıkmıyor göklerin krallığından Bir gün herkes terk eder çocuklarını Sadece ikimiz Oteller Sokağı’nda bir yatağı patlatabiliriz Ey kralım bu tükürük sana,

birlikte boş bir tenekeye vurmak

bir yanlışlık olabilir kahkahadaki kabahat uç sularda bir suçtur dağların arasına kurulmuş uzak şehirlerde ses en fazla sınır köylerine çarpıp yok olur ateşte ve toprakta sorumluluk sonra zaman ve ölüm. işte şimdi yaşamın nasıl bir şey olduğu anlatıldı onlara başkaları da başkalarına anlattı o yanlış anladığını birlikte boş bir tenekeye vurdular yani ikinci el bir doğru üçüncü el bir gerçek bit pazarında hakikat. dağların arasına kurulmuş uzak şehirler diye bir şey yoktur hiç var olmadı onlar. artık hangi hayvan olduğunu hiç kimse bilmiyor.  

Eski Bir Anı İçin Şiir

Kendiliğinden gelişen günlerin ışığı soldu Hatırlıyorum 2010 sonbaharını Karşıyaka’dan Bostanlı’ya yürüdüğümüz o kalabalık grup Sanki herkes mutluydu Yolda başka tanıdıkları görmenin sevinci Bir yerde yeterince uzun vakit geçirmiş olmanın verdiği güven Akşam ışığının yumuşak başlı aydınlığı Serin havanın dostluğu Bir arkadaş grubunun havadan sudan konuşmasındaki o güvenli alan Kendiliğinden gelişen günlerin ışığı soldu Şimdi s onsuz bir pazar günü hissiyle doldu dünya Sürekli olarak tekrar eden bir son duygusu taşıyarak Ne kalır bilmiyorum alışılmış bir yaşamdan geriye Eskisi gibi sarılmak Eski konuşmaların gücü Eski gülüşmelerin parlaklığı Ne kaldı Dağılan kalabalıktan havaya saçılan Kahkahaların izi kaldı palmiyelerde belki Hepsi bu