Ana içeriğe atla

“Ben Ayrılıyorum, Hadi Siz De Yavaş Yavaş Dağılın Artık”


ben nerede hata yaptım oturur bir bir sayarım aslında,
saat bile verebilirim uzayı bir anında durdurup, üzerinde uzlaştığımız saatler söylerim sana,
bak, derim, ben tam şu anda, güneş tam şu konumda, dünya güneş’e şu şu açıyla yaklaşıyorken,
akreplerin, cetvellerin ve adımların kendilerini ölçtükleri bir sahanlıktan,
bir sabahlık doğmamış güneşler sipariş ederim istersen sana,
acıktıysan ve bir gündüzü yemek istiyorsan.

ben nerede hata yaptım, diyorlar ki insan hata yapmaz,
hata yapmak için çok büyük evren, insan acı çekmez, acı çekmek için çok büyük evren,
iki oda bir salonun hükmü olmaz, siz beni daha geniş odalara alın, odalar genişledikçe bilhassa insan kendini fark etmez.

ismail nerede hata yaptı, ibrahim nerede hata,
mustafalar ne zaman berk’e, ayşeler ne zaman ada’ya,
annem nerede hata yaptı, hangi adımı yanlıştı düşerken bir şeylere tutunduğunda,
güne hangi yanlış besmele, hangi yanlış ayakla başladıydı,

anneler hata yapmaz adları ayşe’yse, babalar hata yapmaz mustafa’ysa kardeşleri,

sen ne zaman böyle insan oldun diye sordulardı,
ben ne zaman unuttum senin o eski yüzünü, o zamandı diye düşündüydüm,
her yere notlar yapıştırmıştım, post-itler yapıştırmıştım ekranlara,
buzdolabına elektrik su faturaları, pizzacı, sucu reklamları beyaz eşyalara,

unutmamam gereken bir şey vardı, ne olduğunu bilmiyordum,
her yere her şeyi hatırlatacak bir şeyler asmıştım, unutmayayım diye kim olduğumu,
hatırlamıyorum şimdi o eski yüzümü,
insan hata yapmaz demişlerdi bana, hatırlamıyorum şimdi o ilk doğduğum yüzümü.

kaç gün oldu, kaç saat geçti, güneş bugün saat kaçta doğdu, kaç dakika kısaldı gece, dünya şimdi uzayın tam
olarak neresinde, on dört milyar yaşında mıyız hala, ayşe’ler mustafa’lar bunun neresinde.

“bunları hiç umursamadı kadın,
gregoryen takvim’e göre yirmi beş ocak bin dokuz yüz seksen dört’te, saat on üç’ü iki geçe, jüpiter güneş’e girdiğinde,
kuzey yarım kürede kış, günler iki dakika daha kısaldığında, dünya’nın son aşk mektubunu aldı, okudu,
katladı,
oturduğu masanın sallanan ayağına sıkıştırdı mektubu,
masa artık, sallanmıyordu.”

Yorumlar

PoP

kalp krizi belirtileri ve kısa açıklamaları

toz ve kilittaşlar arasında, ormana uzak ışıklar altında otobanlarda hayvan leşleri, devlet dairelerinde çürümüşlük ve uyuşma salyangozları rengarenk boyadım, artık hepimiz daha da perişanız. "kalp krizinin neden olduğu göğüs ağrısı bıçak gibi giren bir ağrıya benzetilebilir. sanki göğsün ortası sıkılıyor ya da üzerine baskı uygulanıyor gibi hissedebilirsiniz. bu ağrı 3-4 dakika sürebilir, ara ara geçip tekrar geri gelebilir. göğsünüze bir gece yaşlı bir öküz oturabilir." sabahları yılgınlık belirliyor ve otobüslere tutunmuş milyonlarca el arasında tırnaklarından fışkırıyor ne iş yapmadığın bu da birleştiremiyor bizi gözünde çapaklarla uyanıp evden fırladığın bir sabah yaklaşmakta olduğun mesai oyalarken günlerini adımlarınla katıldığın medeniyetler tarihi kaldırımlarda açtığın belli belirsiz çiçek yüzünün gezegende açtığı uykulu yara kendin için hiç düşünmediğin şeyler gelip duruyor kapına atak, kaygı, bir miktar bulanma kira, aidat, sgk ke

dua

-epidermisten evrene yayılan küçük deri parçalarını düşün gövdenden parçalanıp ufalanarak dünyaya karışan tozdur o yıldız tozu, insan tozu, canlı ve ölü toz hiçbir fark yok aralarında yeterince temele indiğinde her şey cansızdır- her hafta en baştan tekrarlanan bir pazartesi olarak yeryüzüne neredeyse dik bir açıyla halısahalardan, ıstakalardan, erkek kokulu oyun salonlarından uzakta yaşamış bir hayvan olarak hayaller, olmayacak projeler ve her daim kolpa bir doğaya yerleşme düşüncesiyle bazan sokaklara, kaldırımlara, taşıtlara ve bankalara düşman bir tavırla bazan bir markayı ayaklarıma denerken bazan yüzündeki ıslak maskeyi ve gözyaşarmış gözlerini daha çok severek, -dua eder gibi, çok kullanılmış dudaklarımı küfredip ışık hızının bir oyunu yüzünden bir saniyenin birkaç milyonda biri boyunca gözlerinin geçmişinden öpüyorum- rutubet ve kömür kokulu gecekondularda cigara kovalamayı özleyerek uzun süredir görüşmediğim bir dostun içimde bıraktığı tedirginlik ama özle

Dış Güçler: Bir Pazar Akşamı Rastladım Size

Dünyanın bütün pazarları birbirine benziyor. Tanrı haftanın günlerini yaratırken tek bir pazar yaratmış ve onu bir kere kopyalayıp sonsuz kere yapıştırmış gibi. Ama o pazar hayatımda yaşadığım tek ve bu yüzden en farklı pazardı. O Ses'i izliyordum, Özden banyoda saçlarını kurutuyordu. Sehpadaki şarap kadehine uzanırken bir anda onları orada gördüm. Her sağlıklı insan gibi yerimden sıçrayıp çığlık attım. Çığlığım bittiğinde fön makinesinin sustuğunu fark ettim, Özden salon kapısında elinde fön makinesi ile dikiliyordu. Ağzı şaşkınlıktan yarım açık kalmıştı. Gözlerini odadaki iki kişiden ayıramıyordu. “Siz, siz…” diye kekeledim ve sustum. “Siz” dedim tekrardan gücümü toplamaya çalışarak, “ne, ne… ne zaman girdiniz içeriye?” “Halı için geldik” dedi kadın, adamla birlikte gülümsediler ve devam etti, “şaka, biz hep buradaydık.” Sesinde belli belirsiz bir aksan var gibiydi. Özden elinde fön makinesi, arkasında fön makinesinin kablosunu sürükleyerek yanıma geldi. Odadaki insa